(US) nakit kefalet yatırmak
Verb
ayni veya nakdi
Adjective
alacakları tahsil etmek
Verb
birine para havale etmek
Verb
nakit olarak ödenen ücret
nakdî veya aynî olarak
Adverb
peşin ödeme şartları
Noun
kasadan sorumlu olmak
Verb
(a)
ABD (kumarhanelerde vb.) fişi paraya çevirmek, (b)
ABD- argo ortaklıktan ayrılmak:
eldeki mal ve kıymetli evrakı paraya çevirip işini tasfiye etmek, (c)
argo ölmek.
to cash in one's chips: ölmek, hesabı görülmek, defteri dürülmek.
kasadaki ve bankadaki nakit
yararlanmak, kâr sağlamak, faydalı/kârlı hale getirmek.
bir fırsat yakalayıp onu mali bir avantaja dönüştürmek
Verb
kayden tahsil edilmiş para
bankanın kendi binasında bulundurduğu tüm para
kasa da parası olmak
Verb
nakit yerine
Adverb, Accounting
nakit para yerine
Adverb, Accounting
nakit halinde para sigortası
Noun
when the chips are down
k.d. müşkül durumda, sıkışık/kritik anda, başı dara gelince.
alacaklarını toplamak
Verb
pazarlanabilir kıymetli kâğıtlar
Noun